'Artık küfretme-yeceğim diyemem!'
İngiltere'de ırkçılık iddiasıyla yargılanıp beraat eden milli futbolcumuz Emre Belözoğlu SABAH'a konuştu: "Milliyetçiyim ama ırkçı değilim! Benim hatam kendimi tutamayıp küfür etmek!".
Emre Belözoğlu'yla İngiltere'de, Newcastle'da buluşuyoruz. Gözlerime inanamıyorum. Restoranın önünde, kırmızı şeridin arkasında 30 kadar İngiliz kız bekliyor. Çıkarken de Emre'nin fotoğraflarını çekip imza istiyorlar. Birkaç hafta öncesine kadar İngiltere'de ırkçılıkla suçlanan ve bunun için yargılanan milli futbolcumuz hakkındaki iddialar, İngiliz kızların ilgisinde bir değişikliğe neden olmamış anlaşılan. "Herhalde Türkiye'de bile bu kadar ilgi görmüyorsunuzdur," diyorum. "Öyle," diyor.
Yoksul bir aile miydi sizinki?
- Ben yedi yaşlarındayken babamın işlerinin çok iyi olduğunu anlatırlardı. Ama ben o dönemleri hatırlamıyorum. Aç değildik, açıkta değildik, yine de "Orta halli bir aile miydiniz?" dersen, değildik. Babam gömlek işi yapıyordu. Hem dikiyor hem satıyordu. O işi kötü gidince bir mağazada işçi olarak çalışmaya başladı. Ben de futbola başladım.
'YOKSULLUK BENİ HIRSLANDIRDI'
- Yokluğun ekstra bir kazanma hırsı verdiği oldu mu size?
- Bu bir gerçek. Orta halli bir ailenin çocuğu futbolcu olamaz. Yoksul ailelerin çocuklarından çıkar futbolcular. İnsanın bu kadar acıya, sıkıntıya katlanması için yokluk çekiyor olması, güçlü hayalleri, arzuları sahiplenmesi gerek. 12-13 yaşında bedeninize verilen acıya sonrasında da ruhunuzun çektiği acıya katlanmak kolay değil. Yoksulluk beni başarı için hırslandırmıştır.
- Herkes sizi sevsin mi istediniz?
- Herkes sevilmek ister. Ben de istemişimdir. Ama herkesin beni sevmesine imkân yok tabii.
- Babanız mı istedi top oynamanızı?
- Babam üç maçımı izlememiştir hayatında. Dokuz yaşımdayken Zeytinburnu takımının idmanlarını izlemeye gitmiştim. Bir gün hoca beni denedi... Neyi beğendi bilmiyorum ama beni altyapıya aldı. Tesadüf oldu. Yeteneğim de varmış.
'ANNEME EV ALDIM'
- Siz tam olarak ne zaman "Yırttım," dediniz?
- 13-14 yaşımda Galatasaray'a babamın beş yıl çalışıp ancak kazanabileceği bir paraya geçtiğim zaman ''Tamam," dedim, "Oldu bu iş." Ben bu işten para kazanırım.' Ama bu kadar başarılı olacağımı da beklemiyordum. Karar vermiştim: Aileme çok iyi bir gelecek sunacağım. Başarılı olacağım, para kazanacağım.
- Gittikçe arabeskleşiyor röportajımız. Küçük Emrah'ın filmleri gibi oldu hikâyeniz... Kazandığınız parayla eve çamaşır makinesi de aldınız mı?
- (Gülüyoruz) Arada bozulsa da çamaşır makinemiz vardı. Benim en büyük hayalim anneme bir ev almaktı. Özellikle anneme diyorum çünkü benim üzerimde emeği ayrıdır. Aldım da şükürler olsun. Şükretmek gerek
'Antrenmandan sonra vücuduma krem sürerim'
-Kadınlar neden futbolcuların peşinden koşuyor sizce? Güzel bedenleri için mi, para için mi, şöhret için mi?
- Futbolcular her açıdan sağlıklı insanlar. Zenginler. Zengin başka insanlar da var ama onlar da futbolcular kadar popüler değiller. Akıllı kadınların bizimle beraber olmak istemesinin altında, futbolcuların saf olması yatıyor.
- Nasıl bir saflık bu?
- Saflık derken, çok çabuk inanabilir birinin kendisine âşık olduğuna. Kullanmak için futbolcularla beraber olmak isteyen kadınlar çok. Benim de başıma geldi. Başka nedenlerle, para için, şöhret için seninle beraber oluyor ama futbolcular saf olduğu için bu kadınların kendilerini gerçekten sevdiklerine çok kolay inanıyorlar.
- Yazık! Sizi de kandırıyorlar mı böyle sık sık? (Gülüyoruz)
- Tabii ki olmuştur. Ama artık eskisi kadar kolay değil. Hayatıma beni gerçekten seven insanlar da girdi. Onlara haksızlık etmek istemem.
- Baudrillard "En güzel tüketim nesnesi bedendir," diyor. Zaman zaman kadınlar için sadece bir 'arzu nesnesi' olduğunuzu hissediyor musunuz?
- Artık futbolcular sadece birer sporcu gibi algılanmıyor dünyada. Birer pop yıldızı gibiler. Örneğin David Beckham. Ben onu en iyi ilk 10'a almam. Ben de bazen kadınlar tarafından bir arzu nesnesi olarak algılandığımı görüyorum. Ama artık futbolcular kendilerine bakıyor, güzel giyiniyor. Ben bile şimdi kremler alıyorum. Antrenmandan sonra kendime sürüyorum.
- Ne kremi? Nemlendirici filan mı?
- Vücut kremi, nemlendirici kullanıyorum. Ben çok fazla terliyorum. Bu kremler de iyi geliyor.
- Hangisi sizi daha çok heyecanlandırır? Beğendiğiniz bir kadının kalbini fethetmek mi, önemli bir maçı kazanmak mı?
- Beğendiğim kadının kalbini fethetmek tabii ki.
- Kadınlar benim için futboldan daha önemli diyebiliyor musunuz?
- Hayatımın kadınıysa evet. Hayatımın kadını futboldan da şampiyonluktan da önemli. Şampiyonluktan da, her şeyden de vazgeçebilirim sevdiğim insan için.
'Milliyetçiliğim had safhada'
-Kendinizi tanımlarken kullandığınız sıfatlar arasında 'ırkçı' var mı?
- Irkçılık diye bir kavramı hayatımda ikiüç kere kullanmışımdır. O kadar ilgilenmediğim bir konu ki... Bu kadar ilgisizken ırkçılıkla yargılandım.
- Bu olayda sizin hatalı olduğunuz taraf neydi?
- Küfür etmem. Sırtıma yumruk yedim. Kendimi tutmalı ve küfür etmemeliydim. 'Bir daha küfür etmem' gibi tutamayacağım sözler de veremem, ama artık daha dikkatli olacağım. Tekrar söyleyeceğim, ben küfür ederken ırkçı ifadeler kullanmadım. Siyahi insanlara karşı bir tepkim yok benim. Artık zenci bile demiyorum. Bunu da öğrenmiş oldum. Zencinin İngilizcesi ırkçı bir ifadeymiş.
- Kaç kez suçlandınız ırkçılıkla?
- Basın üç yazdı ama aslında bir kez suçlandım. Öbürleri benim ceza almam için planlanmış küçük oyunlardı. Zaten bunu söylediğimi iddia ettikleri oyuncu da benim ırkçı ifade kullandığımı duymamış. Arkadaşları iddia ediyor bunu. Ama şükürler olsun beraat ettim.
- Bunu, ceza alıp milli takımda oynamanızı engellemek için bir komplo olduğunu söyleyenlere ne diyeceksiniz?
- O kadar da değil diyeceğim. Komplo teorisi olur bu. Evet bazen kendimi tutamayıp küfür ediyorum ama aileleriyle ilgili, dinleri ve ırklarıyla ilgili küfürler etmiyorum.
- Pardon, sizin küfürlerinizin içeriği nedir?
- Herkesin sinirle söylediği şeyler. İngilizce, Türkçe...
- Irkçılıkla suçlanırken ırkçılığa maruz kaldığınızı düşünüyor musunuz?
- İngiliz basını çok büyük tepki verdi. Olayı abarttı. Bir gazetede manşet yapıp "Kıçına tekmeyi bas" yazdı. Ama ben bunlarla Türk olduğum için karşılaştığımı düşünmüyorum. Yanlış anlama oldu.
EŞCİNSELLER ONU SEVİYOR
- Biri size küfrederse ne yaparsınız?
- Tekme atmışsam, haklıysa hiçbir şey yapmam. Durup dururken söylerse saha içinde yapacaklarım sınırlı ama dışarıda ederse tepki veririm.
- Biri ülkenize küfrederse ne yaparsınız?
- Saha içinde yapabileceklerim sınırlı ama saha dışında olursa çok ciddi tepkim olur. Kavga çıkar herhalde.
- Milliyetçilik derecenizi anlamaya çalışıyorum da.
- Milliyetçilik derecem gerçekten had safhada. Özellikle yurtdışında olunca daha da artıyor. Yanlış anlamayın: Milliyetçiyim, ırkçı değil! Zaten Türkiye'de siyahlara karşı bir ırkçılık yok ki. Ben mesela Kürtleri de severim, Ermenileri de. Çocukluğumdan beri Kürt arkadaşlarım da var, Rum arkadaşlarım da... Azınlıklara hoşgörüyle yaklaşırım. Pozitif ayrımcılıktan yana olduğumu söyleyebilirim. Âşık olsam siyahi bir kızla da evlenebilirim. Irkçılık benim inançlarıma göre büyük günah. Irkçı değil de, "Kötü futbolcu," deseler bu kadar üzülmezdim.
- Eşcinseller sizi çok seviyor, siz de onları seviyor musunuz?
- Ben herkesin tercihine saygı duyarım. Bence kadınlar erkekler, erkekler kadınlar için yaratılmıştır. Keşke herkes böyle hissetse. Ama kimseyi de yargılamam. Beni de rahatsız etmez. Eşcinsel biri arkadaşım da olabilir.
- Böyle düşünmenize sevindim. Daha önce bazı futbolcular "Aramızda barınamazlar," filan gibi laflar etmişti. Bu da ayrımcılık ve korkunç bir şey.
- Tabii ki öyle. Her meslekte eşcinseller olabilir. Beni rahatsız etmez.
'Milli Takım yenilince sevinenler var'
-Her zaman Galatasaraylı olduğunuzu söylüyorsunuz. Peki bir gün Fenerbahçe'de oynamayı düşünür müsünüz?
- Yurtdışında devam etmek istiyorum. Türkiye'ye dönersem Galatasaray'da oynamak isterim. Ama profesyonelim, bir gün Feherbahçe forması da giymem gerekebilir.
- Kendisi yedek olduğu için kaybedilen milli maça sevinen futbolcular olduğunu duymuştum. Var mı böyle bir şey?
- Milli maçı kaybettiğimizde sevinen futbolcular oluyor. Kendisi yedek kaldığı için yenilgiye sevinenleri gördüm. Böyle bir hırs içinde olanlar var. Ben sevinmem.
- Başarının çok çabuk tüketildiği bir iş yapıyorsunuz. Maçı kazanıyorsunuz ve o başarı bir gün sürüyor. Bir gün sonra sıfırdan başlamak zorundasınız. Bu sizde nasıl bir deformasyona yol açtı?
- İlk yıllarda böyle bir deformasyon vardı. Şöhrete kaptırmıştım kendimi. Mesela araba merakım vardı. Devamlı araba değiştiriyordum. Bu tabii ki doyumsuzluk. Her şeyden hevesini çabuk alıp tüketmek... Şimdiki aklım olsa yapmam. Farkında olmadan etkisi oluyordur.
- Namaz kılar mısınız?
- Kılarım. Ben Türkiye'de inanç konusundaki çifte standarttan çok rahatsız oluyorum.
- Ne gibi?
- İnter'de de Newcastle'da da haftanın iki günü rahip gelip futbolculara dua ettiriyor. Önemli maçlardan önce gelip dua okuyor ve mum yaktırıyor. Adam gol atıyor, haç çıkarıyor. Herkes Aa ne güzel," diyor. Biz milli maçtan sonra hep beraber secdeye yatsak şeriatçı ilan ediliriz.
- Bizim dinimiz gösteriş dini değil. İbadetin gizli yapılması gerekmez mi? Maçtan sonra öyle secde filan fazla olmaz mı?
- Biz de yapmıyoruz zaten öyle bir şey. Yapmayız da. Örnek veriyorum. Bu ikiyüzlülüğü anlayamıyorum. Futbolcunun namaz kılması neden ayıp? Bize İnter'de oynarken "Siz de hoca ister misiniz, gelsin dua etsin maçtan önce," dediler, "Gerek yok," dedik. Türkiye'de böyle bir şey olsa aforoz ediliriz.